23 Şubat 2020 Pazar

Anadolu Hiyeroglif Yazısı ile Tanışın





Anadolu Hiyeroglif Yazısı ile Tanışın

Hiyeroglifleri sadece Antik Mısır’a mı ait sanıyorsunuz? Gelin Anadolu Hiyeroglif Yazısı ile tanışın.
Mısır gerek filmlerde gerek kitaplarda genel olarak popüler kültürde karşımıza hiyeroglif yazı ile özdeşleştirilmiş bir şekilde çıkar. Hiyeroglif kelimesinin kendisi bile, Yunanların Mısır’daki yazıtları gördüklerinde kutsal bir yazı türü olduğunu zannettikleri için bu yazıyı hieros (kutsal) ve glyphein (yazmak) kelimelerinden türetmelerinden meydana gelmiştir. Halbuki bu yazı sistemi Amerika’dan Asya’ya son derece geniş bir coğrafyada kullanılmıştır. (Maya, Olmek, Girit vb.) Kökeni tam olarak net olmasa da, Mısır ve diğer kültürler dışında hiyeroglif yazının ortaya çıktığı yerlerden biri de Anadolu’dur. Ama ülkemizde bu durum pek bilinmez. Gelin bu dilin Anadolu’daki serüvenine birlikte kısaca bir göz atalım.
Anadolu hiyerogliflerine başlamadan önce Luvi diline biraz değinmem gerekiyor. Luvice Bir Hint-Avrupa dili olup Eski Anadolu Dilleri kapsamında değerlendirilmektedir. Bu dilin kullanıldığı iki farklı yazı sistemi bilinmektedir. Bunlardan ilki çiviyazısıdır. Hitit başkenti Hattuşa’da bulunan çiviyazılı tabletlerde Luvice bazı metinlerin olduğu tespit edilmiştir. Bu metinlerin çoğu ritüellerle yani dini ayinlerle ilgilidir. Fakat bu yazı sistemi daha çok devlet işlerinde kullanılmıştır. Bu yüzden halk arasında bilindiği pek söylenemez.

Neredeyse 700 yıl boyunca kullanılmış

Buna karşın Luvice’nin kullanıldığı diğer yazı sistemi Anadolu Hiyeroglifleri olarak isimlendirilir. Bu yazı türü daha çok kaya anıtlarındaki yazıtlarda, mühürlerde, mektuplarda, toprak satışı ile ilgili belgelerde kullanılmıştır. Yani halkın dilidir. MÖ 1400’lü yıllardan itibaren yaygınlaşan bu sistemin kullanıldığı yazıtların çoğunluğu MÖ 1000-700 yılları arasında tarihlenmektedir. (Neredeyse 700 yıl kullanılmış!) Söz konusu yazıtlar ülkemizde Gaziantep, K. Maraş, Ş. Urfa, Malatya gibi illerde genel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve bugün savaşın hüküm sürdüğü Suriye topraklarında yer alan krallıkların tarihleri hakkında bilgi verirler. Bu bölge çok sayıda Hiyeroglif Luvice yazıt tespit edildiği için bu dilin merkezi olarak kabul edilmektedir. Fakat Hititlerin başkenti Hattuşa başta olmak üzere İzmir Kemalpaşa’daki Karabel Anıtı’na kadar geniş bir coğrafyada bu dile ait yazıtlar tespit edilmiştir.
Heceler
Bu dilin ilk sistematik çözümlemesine en önemli katkılardan birini ünlü Fransız Hititolog ve Eski Anadolu Dilleri uzmanı E. Laroche, 1960 yılında “Hitit Hiyeroglifleri” adı altında yapmıştır. Laroche öncesi E. Forrer, B. Hrozny, P. Meriggi, I. Gelb hiyerogliflerin çözümlenmesine çok önemli katkıda bulunmuşlardır. Fakat büyük kırılmayı H. Çambel ve H. Bossert’in 1947’de Karatepe’de bulduğu Fenikece ve Hiyerogliflerle yazılmış çift dilli metinler sağlamıştır. 1973 yılında bugün hayatta olan en önemli hiyeroglif uzmanı J.D. Hawkins ile birlikte A. M. Davies ve G. Neumann bu dil ile ilgili yeni okumalar yapmış, bazı yanlışları düzeltmişlerdir. Daha sonra D. Hawkins ve H. Çambel’in bütün hiyeroglif yazıtları seri bir şekilde yayınlamaya başlamaları ve bu konuda daha fazla uzmanın çalışmaya başlaması ile birlikte Anadolu Hiyeroglifleri ya da Hiyeroglif Luvicesi daha iyi bilinir hale gelmiştir. 20. yüzyılın başlarından itibaren Hitit Hiyeroglifleri isimlendirmesi de bugün artık yanlış olduğu için kullanılmamaktadır.

Üç sesli harf var

Hiyeroglif Luvice’de yani Anadolu Hiyeroglif yazısında işaretler, ya kelimeleri (Logogram) ya da heceleri karşılar. Üç tane sesli harf vardır. Bunlar –a,-i ve –u harfleridir. Bu harfler uzun ya da kısa çeşitli şekillerde olabilmektedirler. Heceler bir sesli bir sessiz, (örneğin –ma) ya da bir sessiz bir sesli bir sessizden oluşabilirler ya da başka varyasyonlardan oluşabilirler. Hiyeroglifler bustrofedon denilen sistemde sağdan sola başlayıp alttaki satırda tersten soldan sağa gelerek yazılırlar. Sözcükleri ya da ifadeleri karşılayan Logogramlar kolaylık sağlaması için bu dilin uzmanları tarafından Latince sözcükler ile ifade edilirler.

Hiyeroglif ruhu yaşıyor

MÖ 1. Binyılda en çok otuz işaretten oluşan, kolay öğrenilen ve basitçe uygulanan alfabelerin olduğu alfabetik yazı sistemlerinin yayılması ile birlikte daha zor olan hece sistemi artık tercih edilemez olmuştur. Ama modern hayatta hala hiyeroglif ruhunun yaşadığı söylenebilir. Nitekim bugün günlük hayatta sıklıkla kullandığımız emojiler bu inanılmaz dilin bugüne yansıması olarak da görülebilirler. Zaten ortaya çıktıkları Japonya’daki yazı sisteminde de logogramlar kullanılır.
Anadolu’nun geçmişine baktığınızda karşınıza çıkan medeniyettir, birikimdir, özgünlüktür. Bugün ülkenin eksiği olan her şeyi bu toprakların geçmişinde bulmak mümkün. Sadece bakmamız, görmemiz ve sahiplenmemiz gerekiyor. Bu yüzden herkesi bu zenginliği öğrenmeye, geleceğe taşımaya, bu güzel ülkeyi içinde olduğu kötü şartlardan kurtarmak için geçmişinden güç alarak gelişmeye çağırıyorum.

Faydalanılan ve Önerilen Kaynaklar
Sedat Alp. Hitit Çağı’nda Anadolu, Tübitak, 2001.
Annick Payne. Iron Age Hieroglyphic Luwian Inscriptions, 2012.
H.Craig. Melchert, “Luwians”, 2003. “Anadolu’nun Gizemli Halkı: Luviler” adı ile (Kalkedon Yayınları) Türkçe’ye çevrildi.
Johannes Friedrich, Kayıp Yazılar ve Diller, 2001. Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Ali Dinçol, Anadolu’da Hiyeroglif Yazısı, Arkeoatlas Dergisi Özel Koleksiyon, 2011
Aktüel Arkeoloji Dergisinin Anadolu’nun Kayıp Dilleri başlıklı 36. Sayısı.
Petra Goedegebuure | Luwian Hieroglyphs: An Indigenous Anatolian Syllabic Script

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder