23 Şubat 2020 Pazar

Kubaba (Sümerce: Kug-Bau)


Fotoğraf açıklaması yok.

Fotoğraf açıklaması yok.
Kubaba (Sümerce: Kug-Bau)
"Karkamış Kraliçesi" olarak bilinen Sümer kökenli tanrıça. Karkamış Krallığı'nın Hitit vasallığı altında bulunduğu dönemde krallığın ana tanrıçası olan Kubaba buradan farklı şehirlere de yayılmıştır. Hitit tanrıçası Hepat gibi Frigler tarafından da benimsenen Kubaba zamanla Kibele adını almış ve tüm Anadolu'da saygı görmüştür





















Bir sözde disk gibi görünse de bu İskit eseri bir ayna. Ayna gümüş çerçeveli ama altın yapraklı bir kapağa sahip. Bu kapakta 8 ayrı bölümde farklı hikayeler, destanlar anlatılmış. Bu hikayelerde tüm Türk bölgelerinde bilindik ve Türk için anlam taşıyan ongunlar kullanılmış. Arslan, At, Kurt, Koç, Geyik, Kartal, Kanatlı Arslanlar ki, Kun ve İskit Türkleri başta olmak üzere bu düşsel hayvanlara sonraki Türük devletlerinde de heykellerine sıkça rastlanır. Genel olarak av sahnelerinin yer aldığı bu görsellerin, hem çizim hemde içerik olarak Anadolu ve Mezopotamya da yer alan eserler ile benzerlikleri dikkat çekmektedir. Kültürel bir devamlılığın delilleri açıktır. En üst kısımda yer alan kanatlı bir kadın ve ellerinde avladığı birer arslan görüntüsü yer alır. Anadolu devletlerindeki ve kökeni 11bin yıl öncesine uzanan Çatalhöyük’te dahil olmak üzere; Kibele’nin de iki yanında iki arslanla veya koçla da betimlendiği görülmektedir. Sümerlilerde (Kengerler) ise daha sonradan ilaheleştirilmiş olan kraliçe “Kug Bau” (Kubaba) adıyla benzer bir şekilde inanılmaktadır. İkinci bir ilahe olan Yunan Artemis’i de bir av ilahesi olarak MÖ 800 lerde görünmeye başlamıştır ve benzer özellikler taşır. İskitlerin MÖ 680 lerde (ki daha öncesi de eminim var) Kafkasları aştığı ve yüksek sosyal yapısı sayesinde bir çok yaşamın dip kültürünü etkileyerek baskın bir kültüre iye olduğu düşünülürse, konu daha açık anlaşılacaktır. Bu görsel üzerinde yine benzer özellikler taşıyan ve kanatlı bir şekilde betimlenmiş bulunan; “iki aslan avlayarak bunları iki ayrı elinde tutan ilaheye rastlıyoruz.” İskit Türklerinde, hayvandan insana kadar kutsal canlılara verilen bu kanatlar aynı şekilde Sümerlilerde de görülmektedir. İskit Türklerinin madencilik ve Altın işçiliği konusundaki aşkın becerileri, kendi dönemlerinde çok ileri bir sosyal yapıya iye olduklarını da bize göstermektedir. Eserlerindeki düş gücü ve betimlemeler ise; hem köklerin derinliklerinin, hemde kültürel ve inanç zenginliklerinin bir yansımasıdır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder