ÇERMİK’TEKİ KRAL YOLU VE TARİHÇESİ
Araştırma yazı: Kenan Esmer
Kral Yolu‘nun yapılışı ve birleştirilen parçaları
İlk dönemlerde insanoğlu, yerleşim yerleri arasındaki nakliyatta yol olarak tabir ettiğimiz ulaşım aracını kullanmamıştır. Taşınan malın az olmasından dolayı daha çok yük hayvanlarının geçebileceği patikalar kullanılmıştır. Bireysel olarak yol yapımı mümkün olmadığı için, ancak paranın kullanılması ile ve dolayısıyla ticaretin gelişmesi ile krallar veya şehir yöneticileri tarafından yol olarak tabir ettiğimiz ulaşım yolları yapılmıştır. Bu yüzden yapılan ilk yollar „Kral Yolu“ olarak anılırlar. Kolay aşınmaması ve tahrip olmaması için, taşlar yontulmuş ve düzenli bir şekilde döşenmişlerdir.
M.Ö. 480 yıllarında ilk parayı kullanan Lidyalılar, bu sayede ticareti de geliştirmişlerdir. Paranın kolay taşınabilen bir araç olması, ticarete canlılık katmıştır. Bu canlılık, daha düzenli bir ulaşım yoluna ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Yazılı kaynaklar, Kral Yolu’nun (Lidya‘daki kısmını) Lidya hükümdarı Giges tarafından ülkesindeki ticareti geliştirmek için tahminen paranın kullanılmaya başlanması ile aynı dönemlerde yaptırdığını aktarır.
Bu yol, Lidyalıların sadece ticarette değil, bilim, sanat, kültür ve ekonomide de ilerlemelerini sağlamıştır. Dünya tarihinin ilk düzenli postacılığı da yine bu yolda yapılmıştır (FRICK, 2011:13). Yolun Ortadoğu‘daki bölümleri muhtemelen Asurlular tarafından inşa edilmiştir. Bu iki uygarlığın yapmış oldukları bu yollar daha sonra Persler tarafından birleştirilerek, Ortadoğu ile Anadolu arasındaki ticaret için çok önemli olan Kral Yolu meydana çıkmıştır. Yani Kral Yolu‘nun son hali Persler‘e aittir ve Persler esasen haberleşme servisini hızlandırmak için geliştirmişlerdir (HERODOT, 1973:611). M.Ö. 546’da Lidya kralı Kroisos’un ordusuna karşı yaptığı savaşı kazanan Pers Kralı 2. Kyros sayesinde Anadolu 200 yıl Pers egemenliğine girmiştir (TEKİN, 2012:95). Anadolu’nun batı tarafı, yani Lidyalıların elinden alınan topraklar da Pers hakimiyeti altına girdikten sonra Pers Krallar, yol tabanını düzeltip eksik parçaları birleştirmişlerdir. Bir bütün haline getirdikleri yol ile krallık elçileri ve kuryeler için hızlı bir ulaşım ortamı sağlamışlardır. Bundan dolayı literatürde Pers Kral Yolu olarak da geçer. Kral Yolu’nun doğu tarafındaki parçaları, bir çok yerde İpek Yolu ile kesişmektedirler.
Herodot’un Kral Yolu ile ilgili notları
Kral Yolu ile ilgili en eski yazılı kaynak Herodot’a aittir. Herodot, Kral Yolu‘nun yapıldığı yıllarda yaşayan Yunan tarihçi ve yazardır ve yazılarında yolu şöyle ifade eder:
“ Yeryüzünde Pers haberleşme servisi kadar hızlı hiçbir şey yoktu; bakınız Persler, kendi anlatışlarına göre, bu işi nasıl düzenlemişlerdir: Yol, baştan sona kadar, bir günde aşılabilecek bölümlere ayrılmıştır.
Bunlara, değiştirme yapmak için her bir günlük aralık başına bir tane hesabı ile adam ve at verilmiştir; habercinin yolu en kısa zamanda almasına hiçbir şey engel olamaz, ne kar, ne yağmur, ne güneşin ateşi, ne gece. Birinci ulak, haberi ikinciye aktarır, ikinci üçüncüye ve böylece gider. Haber, Yunanlıların Hephaistos onuruna düzenledikleri lampadophoroilerdeki[1] meşale gibi elden ele geçerek yerine ulaşır. Bu atlı postaya Persler, "Angareion" diyorlar.“(HERODOT, 1973:611).
Onun bize bıraktığı notlardan aktardıklarına göre, İran’daki Susa kentinden başlayan Kral Yolu, bugünkü Manisa’daki Sart Harabeleri’ne yani Sardes kentine kadar uzanır. Herodot’un tarifine göre aslında yol Efes’e kadar gidiyormuş ve Herodot Efes ile Sardes arasını 3 gün olarak aktarır. Herodot yolun 13500 Stadyum[2]uzunluğunda olduğunu anlatır. 30 Stadyum bir fersah[3]ediyor. Yani yol toplam 450 fersahtı. Bir Stadyum’un uzunluğunun tahmini 219 m olduğunu göz önünde bulundurursak, toplam yolun uzunluğunun 2960 km olduğunu söyleyebiliriz. Tablo 1‘ de görüldüğü gibi, arazi koşullarına göre günlük katedilen yol farklılık göstermektedir. Herodot yol boyunca 111 istasyon yani durak noktasının olduğunu aktarır (LENDLE, 1987:25).
Herodot, Kral Yolu ile ilgili 5. Kitabı Terpsikhore‘de şunları yazmaktadır:
“Biz kendimiz de bu yol hakkında bir şeyler söyleyeceğiz: Bütün yol boyunca kraliyet konutları ve çok güzel kervansaraylar vardır; hep insanların oturdukları yerlerden ve güvenlik içinde geçilir. Lydia ve Phrygia içerilerinde yirmi stathmetikos ya da konak boyunca uzanır ki, bu doksan dört buçuk parasang tutar. Phrygia sınırında Halys ırmağına rastlanır, bu ırmağı geçebilmek için buraya hâkim durumda olan sıradağları ve ırmağı gözaltında bulunduran önemli bir kaleyi aşmak gerekir. Bunu aştıktan sonra Kilikia sınırlarına kadar Kappadokia içinde yirmi sekiz konak, yani dört yüz parasang gidilir; sınırda iki sıradağı aşacak ve iki kalenin önünden geçeceksiniz. Oradan öte, Kilikia içerisinde geçilecek yol üç konak, on beş buçuk parasangdır. Kilikia ve Ermenistan arasında sınır, içinde gemilerin yüzebildiği bir ırmaktır ki, adı Fırat'tır. Ermenistan içinde her biri bir garnizonla tutulan on beş konaklık yol vardır, elli altı buçuk parasang tutar. Bu bölgeyigemilerin yüzebildiği dört ırmak sular; bunlar geçilmeden gidilemez. Birincisi Dicle'dir; ikinci ve üçüncü aynı yerden çıkmadıkları ve bir tek ırmak olmadıkları halde aynı adı taşırlar. Birincisi Ermenistan'dan, öbürü Matien'lerin ülkesinden gelir. Dördüncüsünün adı Gyndes'dir; eskiden Kyros'un üç yüz altmış kanala ayırmış olduğu ırmak budur. Ermenistan'dan Matien'ler ülkesine geçerken dört konak vardır ve bu ülkeden Kissia'ya vardıktan sonra, üzerinde Susa kentinin kurulmuş olduğu ve gemilerin işlemesine elverişli bulunan Khoaspes'e kadar on bir konak, kırk iki buçuk parasang yoldur. Bütün bu konakların toplamı yüz on birdir; Sardes ile Susa arasındaki konakların sayısı işte budur.
Kraliyet yolu pasarang olarak daha iyi ölçülürse ve bir parasang otuz stad hesap edilirse ki, gerçekte o kadardır, Sardes'den "Memnon Sarayı" denilen kral konağına kadar on üç bin beş yüz stad çeker, çünkü dört yüz elli parasangdır. Günde yüz elli stad tutarsak, bu yol tastamam doksan günde aşılır.
Demek ki Miletoslu Aristagoras, Lakedaimonlu Kleomenes'e kral konağına kadar üç ay yürümek gerektiğini söylerken doğru cevap vermiş oluyordu. Eğer biri çıkar da daha doğrusunu ararsa, buna Sardes ile Ephesos arasındaki bölümü de ekleyeceğim ve Hellen Denizi'nden Susa'ya kadar (Memnon'un kenti denilen kent burasıdır) on dört bin kırk stad olduğunu söyleyeceğim; zira Ephesos ile Sardes arası beş yüz kırk staddır, gösterilen üç ayı böylece üç gün daha uzatmak gerekir.” (HERODOT, 1973:385).
Herodot’un bıraktığı notlardaki eksik veya yanlış veriler, daha sonra Kiepert, Ramsay ve Calder tarafından yeniden hesaplanarak rota bugün bilinen şeklini almıştır.
Kral Yolu’nu kullanan kuryeler yani çaparlar, taşıdıkları mesajları veya malları bir sonraki istasyona kadar götürürmüş. Orada hazır bekleyen bir başka kurye de, yine sadece bir sonraki noktaya kadar gidermiş. Gelen kuryeler, hayvanları ile orada dinlenip nöbet bekliyorlarmış. Yunan tarihçi Ksenofon, Pers kralı 2. Kyros’un bir atın hiç beslenmeden bir gün boyunca ne kadar yol alacağını hesapladığını ve bu mesafelere göre istasyonlar oluşturarak, bu istasyonlarda dinlenmiş atlat, at bakıcıları ve haberciler bulundurduğunu aktarır (EROĞLU,2016). Yani yol, bir günde aşılabilecek bölümlere ayrılmıştır. Bazı kaynaklar, 15 km’de bir at değiştirme noktalarının, 30 km’de bir de konaklama noktaların olduğunu yazarlar. Bu sistem ile taşınan haber veya mal hiç durmadan hedefe en erken zaman da ulaştırılırmış. Herodot, Sardes’ten Susa‘ya kadar olan mesafenin üç ayda gidildiğini yazar (HERODOT,1973:387).
Kral Yolu’nun Çermik çevresindeki muhtemel güzergâhı
Maalesef yıllarca kullanılmayan bu yol, kırsal bölgelerde toprak atında kalmış, şehir merkezlerinde ise insanlar tarafından tahrip edilmiştir. Çermik’te sadece Dravşa‘daki „Gaban“ diye tabir edilen mevkide çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Gelincik dağının eteklerine yapılan yol çalışmasında da yine bir kısmı tahrip edilmiştir.
Peki Kral Yolu Çermik’te nereden geçiyor?
Çermikli gezgin ve fotoğrafcı Mustafa Karabulut, yaptığı gezilerde ve gözlemlerde Kral Yolu’nun bazı parçalarına rastladığını anlatır. Onun anlattıklarına ve literatürde yazılanlara dayanarak yolun Çermik’teki muhtemel güzergâhını şöyle düşünebiliriz; Mardin’den gelen yol Çattepe‘de ikiye ayrılırmış. Bir yol, Eğil üzerinden yani Çermik’e uğramadan yukardan devam edermiş. Diğer yol ise Devegeçidi‘nden Han-ı Gewran’a yani Hanköy’e gidermiş. Oradan da eski yerleşim yeri olan Harabaz’a, Harabaz’dan Göze‘ye, Göze‘den Hamambaşı‘na, oradan da Çermik merkeze varırmış. Kesikköprü’den geçerek Dravşa’ya, yani karşıya Gaban olarak adlandırlan mevkiye çıkarmış. Vadi boyunca devam eden yol, Sinek Çayı Şelale’sine kadar oradan da Sinek köyü ovasındaki eski antik şehire, Sakaltutan’a, oradan karayolu boyunca Çüngüş’e, oradan Çüngüş Ermeni Kilisesi Adeş’e, Adeş’den Karakaya’yı geçip Malatya istikametine gidermiş. Herodot’un aktardıkları doğrultusunda çizilen eski haritalarda da yine Diyarbakır‘dan gelen yolun Çermik/Çüngüş üzerinden Tomasa’ya (muhtemelen bugünkü Harput) oradan da Malatya’ya geçtiği görülmektedir.
Kesikköprü
Kral Yolu’nun kalan kalıntılarından, Çermik’te Kesikköprü‘den geçtiğini görüyoruz. Dolayısıyla sadece kalıntıları bulunan Kesikköprü‘nün de en geç Kral Yolu ile aynı tarihlerde yapıldığını söyleyebiliriz. Kral Yolu’nun Batı Anadolu‘ daki kısmını Lidyalılar, Doğu Anadolu‘daki bölümü de Asurlular tarafından yapıldığı göz önünde bulundurursak, Kesikköprü‘nün ya Asurlular ya da Pers’lerin hüküm sürüp yolu revize ettikleri dönemde yani, M.Ö. 500 – 330 yılları arasında yapılmış olduğunu söyleyebiliriz.
Mesela Diyarbakır- Elazığ Karayolu yakınında ve Diyarbakır merkeze 20 km uzaklıkta olan Karaköprü de yine Kral Yolu’nun üstünde bulunuyor. Bu köprü, muhtemelen Kral Yolu’nun Diyarbakır’a uğramayan ve Eğil yakınlarından geçen kestirme yolunun üstünde bulunuyor. Bu kestirme yol, Kurtalan’ın Çattepe Köyü civarında Kral Yolundan ayrılıyor ve Eğil yakınlarından geçerek Harput‘ta tekrar Kral Yolu’na bağlanıyor.
Eski Eğil yolu üzerinde bulunan ve halen ayakta duran çok gözlü köprü, bazal taşlardan yapılmıştır ve çevresinde Kral Yolu’nun izleri halen mevcuttur. Bu izlerden yolda kullanılan taşlar ile köprüde kullanılan taşların aynı olduklarını yani siyah bazalt taşlar olduklarını görüyoruz. Bu da bize, Çermik’teki Kesikköprü‘nün de Çermik’teki yolda kullanılan ak taşlardan yapılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Zaten köprünün bugüne kadar ulaşan kalıntılarından ak taşlardan yapıldığını görebiliyoruz.
Gaban mı Gawan mı?
Çermik Kaymakamlığı‘nın çıkarmış olduğu kitaplarda „Gaban Kral Yolu“ olarak yazılan isim aslında Kral Yolu’nun o mevkiye özgü adlandırmasıdır ve yol bu isim altında tescillenmiştir.
Rivayete göre; Gaban kelimesi o bahsi geçen mevkinin yokuş olması ve öküzlerin oradan çıkabilmesi için, Zazaca/Kürtçe Gavan/Gawan/Gawon (Sığır çobanı/Öküz sürücüsü) diye adlandırlan insanlar tarafından yardım edilmesinden dolayı kullanılıyor. Yani burada Gaban kelimesinin „Gavan/Gawan“ dan türediği ya da dönüştürüldüğü idda edilir. Bu rivayet ne kadar doğrudur bilinmez fakat „Gaban“ kelimesi Ermenice „Geçit“ anlamına da gelmektedir. Aslında bu anlam, yani Ermenice olma ihtimali, mevkinin coğrafi yapısı gözönünde bulunduruluduğunda çok daha anlamlı geliyor.
Birincisi; Kelime orjinal hali ile yani Gaban olarak bugüne kadar gelmiştir ve kullanılmaktadır. Çermik’te bir çok köy ve mevki isminin Ermenice olması bu ismin de Ermence‘den kalma ihtimalini güçlendirmektedir. Kaldı ki Çermik merkezde Zazalardan çok Ermeni ve Türkler yaşıyorlardı.
İkincisi; Kelimenin Zazaca veya Kürtçe’den Türkçe‘ye geçtiğini varsayalım. Bu mantığa göre „w“ ünsüzünün „b“ ünsüzüne dönüşmesi gerekiyor ki bu da hemen hemen hiç rastlanmayan bir durum. Dilbilimcilere göre ters dönüşüme, yani „b“ nin „w“ ye, ya da „b“ nin „v“ ye dönüşümüne daha çok rastlanmaktadır. Dolayısıyla Gaban kelimesinin Zazaca’dan Türkçe‘ye geçtiği sav’ı dil bilimsel olarak çok mümkün görülmüyor.
İpek Yolu ile bağlantısı
Ticaret için önemli olan bir diğer yol da İpek yoluydu. İpek yolunun ana güzergahı, Çin’den başlayıp İran üzerinden Mezopotamya’ya, oradan da Antakya ya yani Akdeniz‘e çıkardı. Kral Yolu ile ilgili bir diğer yanlış bilgi de bahsedilen yolun İpek Yolu olduğudur. Bırakın İpek Yolu’nun Çermik’ten geçmesini, ana İpek Yolu Türkiye’den bile geçmemiştir. Antakya’ya uğrayarak Türkiye‘yi teğet geçmiştir. Sadece İpek Yolu‘na bağlanan ara ticaret yolları Türkiye’de kullanılmıştır. Bu ara yollar sayesinde İpek Yolu, birçok ara yol üzerinden tüm Asya’yı kapsayacak bir şekilde geliştirilmiştir. Bu ara yolların güzergâhı da keza yine Diyarbakır‘dan geçmemiştir.
Çermik’e en yakın iki güzergâhtan biri Tebriz’den Trabzon’a geçerken, diğer bir güzergâh da Musul’dan Antakya’ya gitmekteydi. Ekteki M.Ö 300 – M.S. 100 yıllarındaki ticaret yollarını gösteren „The Silk Road“ isimli haritada görülebileceği gibi; kalın bordo renkli olan yol ana İpek Yolu‘dur. Tebriz’den Trabzon‘a giden yol ise ara yoldur. Bir diğer ara yol da Bağdat’a 35 km uzaklıkta bulunan antik kent Tizfun’dan yani Ctesiphon‘ dan Antakya’ya gidiyordu. Dolayısıyla İpek Yolu‘na bağlanan ara yolların bir kolu, Çemik’in yukarısından, diğer bir kolu da aşağısından geçiyordu. Yine haritada görülen ve bu iki yolun arasında bulunan yol; Kral Yolu‘dur. İşte Çermik’ten geçen de İpek Yolu değil bu yoldur. Yani Kral Yolu’dur.
Kaynakça
HERODOT, “Herodot Tarihi” ,Ceviren Müntekin Ökmen, İstanbul Remzi Kitabevi, İstanbul 1973
TEKİN, OĞUz, ”Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş”, İletişim, İstanbul 2012
Lendle, Otto, (1987), “Würzburger Jahrbücher für die Altertumswissenschaft“, Band 13, Würzburg.
CALDER, W.M.,”The Royal Road in Herodotus, The Classical Review”, Vol:39, No:1/2, 1925
FRICK, Gerhard, “Was historische Karten uns erzählen“, Conzett Verlag, Zürich 2011
KALKAN, Hatice, “ Ephesos-Hypaipa-Sardeis yolu üzerine yeni gözlemler ve Pers Kral Yolu“, International Journal if Human Sciences, Volume:1, Zürich 2014
METİN, Hüseyin ve Lamba, Mustafa, “Hititler ’den Roma İmparatorluğu’na Kadar Anadolu Uygarlıklarında Yönetim Yapısı”, Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, Cilt:12, Sayı:27, ss.155-174, 2016
EROĞLU, Engin, “Pers Kralı Büyük Kyros’un Siyasi ve İktisadi Politikaları” Journal Of History Studies, Cilt:8, Sayı:1, ss.37-47, 2016
CHINASAGE, https://www.chinasage.info/silkroad.htm (erişim tarihi: 03.02.2020)
İSLAM, https://islamansiklopedisi.org.tr/tak-i-kisra (erişim tarihi: 03.02.2020)
DİPNOTLAR
[1] Şenlik geceleri düzenlenen donanma alayı. Büyük bayramlarda meşale koştururlarmış. (Herodot Tarihi S.874)
[2] Eski bir uzunluk ölçüsü birimi olan Stadyum’un uzunluğu tahminen; Antik Yunan/Roma: 185 m, Babil İran: 196 m ve Mısır ise 209 metreye denk geliyor. Otto Lendle’nin 1 Stadyum’u 219 m olarak almıştır ve tablo bu veriye dayanaılarak hesaplanmıştır.
[3] fersah, eski bir pers yol uzunluk ölçüsü birimi olup, bir insanın saatte yürüdüğü yoldu. Bu ölçü, arazinin durumuna göre değişirdi ve ortalama 6-7 km ye tekabül ediyordu.
[4]Orjinal haritada ana Kral Yolu kırmızı ile çizilmediği gibi, Çermik, Çüngüş ve Çattepe de belirtilmemiştir. Bu eklemeler bana aittir. (K.Esmer)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder