17 Şubat 2020 Pazartesi

Mehmet Özdoğan, Göbekli Tepe gerçeklerini anlattı



Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta



Mehmet Özdoğan, Göbekli Tepe gerçeklerini anlattı

Son kazı bulguları ışığında Göbekli Tepe'ye ilişkin bilimsel gerçekleri anlatan Neolitik Çağ arkeolojsinin önemli ismi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan'a göre sadece tapınak yapılarının öne çıkarılması yanlış. Göbekli Tepe'ye tek başına değil, merkezi olduğu ve 27 yerleşimden oluşan bölgenin bütünüyle birlikte bakmak gerektiğini belirten Özdoğan "Sınıflı bir toplum yapısı ve çok güçlü bir baba tanrı kültü vardı. Örneğin Mezraa Teleilat yerleşimini kazarken sex shop kazıyoruz gibi geldi. 600 tane fallus heykeli çıkarıldı" dedi.
İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümü tarafından düzenlenen Mimarlık Konuşmaları’na katılan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, yeni kazı sonuçları ışığında Göbekli Tepe’yi anlattı. Göbekli Tepe’nin sadece ve tek başına bir tapınak bölgesi olarak ele alınıp anlatılmasının yanlış sonuçlar ortaya çıkmasına neden olacağını belirten Özdoğan, M.Ö. 10.400’den itibaren Anadolu’da 27 farklı bölgede görülen Neolitik Çağ yerleşimlerinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Göbekli Tepe merkeze alınarak bu yerleşimlerin “Göbekli Tepe Kültür Bölgesi” olarak tanımlanması gerektiğini belirten Özdoğan, “tarihin başladığı yer”, “ilk tapınak”, “insanlığın çıktığı yer” gibi yanlış tanımlamaların Göbekli Tepe’nin gerçek öneminin kaybolmasına neden olduğunu ifade etti. Özdoğan, “Göbekli Tepe’nin önemi 1964’te ilk kez tespit edilmesinden itibaren arkeoloji bilimi açısından anlaşılmıştı. Ancak kamuoyu ve bürokrasimiz ilgi göstermedi. 2011’de National Geographic dergisinde yayınlanan bir makale ile Göbekli Tepe’den haberdar olabildiler. Ve zaten ne yazık ki bizim arkeolojik zenginliklerimiz ancak yurt dışındaki yayınlarda yer aldıklarında kamuoyumuzun ve bürokrasimizin ilgisini çekebiliyor” dedi
UZAYLILAR YAPMADI’
Bu tanınmada da National Geographic’de kullanılan hatalı bir görselden başlayarak bir dizi yanlış bilgiyle, olması gerekenden uzaklaşılan bir sürece tanık olunduğunu belirten Özdoğan, “Göbekli Tepe’yi uzaylılar yapmadı ya da cennetten düşmedi” dedi.
Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’nde sınıflı bir toplumun izlerinin ortaya çıktığını, tapınak yapılarında erkek egemen bir ‘baba tanrı’ kültü oluştuğunu ve buna paralel olarak çok sayıda fallus heykeli, erkek ve erkek hayvan figürü bulunduğunu belirten Özdoğan, konut bölgelerinde ise cılız kadın figürlerini gösteren objelerin ortaya çıktığını ifade etti. Özdoğan M.Ö. 7 binden itibaren çöken bu kültür bölgesinde bu objelerle görülen ‘ana tanrıça’ inanışının ise Balkanlardan Kafkaslara Mezopotamya’dan Ege’ye pek çok farklı noktaya ‘obezleşerek’ yayıldığını ve güçlendiğini söyledi.
Özdoğan’ın Göbekli Tepe ve Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’ne ilişkin açıklamalarından başlıklar şöyle:
GÖBEKLİ TEPE EN ESKİ TAPINAK DEĞİL: Göbekli Tepe’ye ‘en eski tapınak dersek’ çok daha önceye tarihlenen mağara resimlerine, M.Ö. 16 binde yani Göbekli Tepe’den 6 bin yıl öncesinde görülenlere, yine aynı şekilde Asya steplerindeki Göbekli Tepe’den eski kült yapılara ne diyeceğiz? Bunları unutup Göbekli Tepe’ye ‘en eski tapınak’ ya da ‘insanlığın başladığı yer’ diyemeyiz.
YABANİ BUĞDAYIN ATASI GÖBEKLİ TEPE KÜLTÜR BÖLGESİNDEYDİ: Gordon Childe, ‘Neolitik Devrim’ tanımlamasını Neolitik dönemin kendisi için değil, ortaya çıkardığı sonuçlar için kullanmıştır. Neolitik Çağ ile ilgili açıklamalar arasında en geçerli olan tez, bu dönemde tarımın ortaya çıkması için bazı yabani tahıl ve hayvan türlerinin ortak atalarının aynı bölgede bulunması gerektiğiydi. Göbekli Tepe Kültür Bölgesi de bu yöndeki bir dizi başka özelliğin yanısıra ve en önemlisi yabani buğdayın atasının bulunduğu bölgeydi. Bu nedenle uygarlık tarihinin en büyük kırılma noktalarından biri bu bölgede yaşanmıştır. Göbekli Tepe’nin gerçek önemi buradan gelir.
NEOLİTİK DÖNEMDE DÖRTGEN YAPI PLANI ORTAYA ÇIKTI: Göbekli Tepe’de hep tapınak yapıları öne çıktı. Ancak bugün üç tane höyük halinde gördüğümüz konut alanları da var ve buralarla ilgili bilgilerimiz henüz sınırılı. Tapınakların 22 tanesi buralardaki konutlar arasındadır. Neolitik dönemle birlikte konaklanan yerin yerleşim yerine dönüştüğünü biliyoruz. Paleolotik dönemin yuvarlak ve bu nedenle genişletilmeye uygun olmayan kulübelerinin yerini Neolotik dönemin başlangıcından itibaren ortaya çıkan dörtgen planlı yapılar alıyor. Bunların yapımında daha sağlam teknikler kullanılmaya başlanıyor. Ve Neolitik Çağ’ın çanak çömlekli döneminin sonuna, yani M.Ö. 5-6 bine gelindiğinde geleneksel yakındoğu mimarisinin tüm özellikleri ortaya çıkmış oluyor.
ORTAK BİR PLAN TİPİ VAR: Biz uzun süre Göbekli Tepe için ‘tapınak’ ve hatta ‘kült yapı’ ifadesini kullanmadık. ‘Büyük ev’ dedik. Ancak Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’nde ortak bir tapınak mimarisi planı olduğunu gördükten sonra önce kült yapı sonrasında da tapınak demeye başladık. Bunu halen bütün meslektaşlarımız kabul etmese de bu bölgedeki 27 yerleşimin 27’sinde de bu tapınak planının uygulandığını ve bunun standart özellikleri olduğunu gördük.
GÖBEKLİ TEPE MEKKE GİBİ DEĞİLDİ: Göbekli Tepe’de konut alanları çok sınırlıydı. Bunların tapınaklardan ayrılmış konut yapıları olduğunu artık biliyoruz. Nevali Çori gibi bu bölgede yer alan yerleşimlerde de tapınakların konutlardan ayrı tutulduğunu görüyoruz. Ancak Nevali Çori’de 2, Çayönü’nde 5 olan tapınak sayısının Göbekli Tepe’de bu kadar artmasının nedeninin burada Neolotik dönemden sonra hiç yerleşim olmaması, dolayısıyla tapınak alanlarının oldukları halleriyle kalarak korunması ile açıklayabiliyoruz. Bu tapınakların hepsi de aynı dönemde değil farklı dönemlerde kullanılmıştır. Göbekli Tepe’nin Mekke gibi ‘hacıya gidilen’ bir yer olmadığını da bize konut alanları gösteriyor. Karahantepe’de ve Urfa merkezde Balıklıgöl bölgesinde yer alıp da bugün bir kaç otel için yok edilmiş neolitik yerleşimde de benzer şekilde 14’den daha fazla tapınak yapısı olduğunu biliyoruz.
PLAN TİPİ CEM EVLERİ İLE AYNI: Bu bölgede ortaya çıkan dışa kapalı yapı tipi, cem evleri ile aynı. İkisi arasında bir bağlantı kurarak bunu söylemiyorum ancak dışarıya kapalı ortak yapı planı aynı. Ve bu yapılarda terrazzo kireç tabanlı bir sıvı yalıtımı yapılmış. Göbekli Tepe’ye kadar bu çağın inançlarıyla ilgili bilgilerimiz sınırlıydı. Nevali Çori de bu bilgilerimizi artırdı. Bu inanışta şamanizmde olduğu gibi doğadaki canlılara saygılı bir yaklaşım görüyoruz. Düzenlenen törenlerde sıvılar kullanıldığı anlaşıldı. Bu Göbekli Tepe’de bira, Nevali Çori’de sığır kanı olmuş, yerleşimden yerleşime değişebiliyor. Neolitik Çağ’ın başında, yani çanak çömleksiz dönemde insanların ilk yayıldığı yer Kıbrıs’tır. Ancak oradan yayılırken yanlarında sadece yenebilir hayvanları değil, yenemeyen tilki gibi hayvanları da götürmüşler. Bunun nedeni bu hayvanlara, onların gücüne karşı duyulan bir saygının ifadesi. Bölgedeki tapınak yapılarında bu hayvanların tasvirlerinin yanısıra çeşitli öykülü betimlemeler de var.
SEX SHOP KAZIYORUZ GİBİ GELDİ: Mezraa Teleilat yerleşimini kazarken sex shop kazıyoruz gibi geldi. 600 tane fallus heykeli çıkarıldı burada. Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’nde ciddi bir ‘baba tanrı’ kültü vardır. Biz hep ana tanrıçayı bulacağımızı düşünerek kazdık ancak karşımıza baba tanrı çıktı. Zaten bir döneme kadar yapılan hayvan tasvirleri de sadece erkektir. Tapınaklarda erkek figürleri veya kadın olmayan figürler ve falluslar, konut alanlarında ise kadın heykelcikleri görüyoruz. Bu, ruhban sınıfla halk arasındaki farkı gösteriyor. Mezarlar arasında da farklılaşmalar var. Ancak bu konuda net bir fikir ortaya çıkmadı. Bazı ölülerin boyanmış kemiklerinin yerlerinden çıkarılıp törenlerde kullanılması çok ciddi bir inanış sistemine işaret ediyor. Bezemede de büyük bir zenginlik söz konusu. Körtiktepe’de taş kapların üzerindeki betimlerin hepsi farklı farklı. Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’ndeki 27 yerleşimin 27’sinde de farklı işçiliklerle karşılaşıyoruz. Göbekli Tepe’de 30, bütün bölgede 300’ün üzerinde hayvanları temsil eden batonlar (asalar) bulundu.
KADIN HEYKELCİKLERİ BATIYA OBEZLEŞEREK GİTTİ: Göbekli Tepe Kültür Bölgesi’nde çöküşü ortaya çıkaran faktörler iklimsel değişiklikler ve halkın ruhban sınıfa karşı ayaklanmasıydı. Çiftçiler bu çöküş sonucu sürülerini alıp göç ederken, köy kültürünü de beraberlerinde götürdü. Evlerdeki cılız kadın figürleri batıya daha obez figürler haline gelerek taşındı. Ancak baba tanrı kültü gitmedi. Kebap, sulu aşa dönüştü ve beslenme çeşitlendi. Gidilen her yerin özelliğine, oralarda karşılaşılan insan topluluklarına göre farklı gelişmeler yaşandı. Örneğin Balkanlar’da farklı, Kafkasya’da farklı sonuçlar doğdu. Mezopamya’ya gidenlerin elit sınıflarının eski dönemden daha eğlenceli bir hayat geliştirdiğini görüyoruz. Ve yine bu dönemde kayıt tutan bürokrasi gelişiyor. Göbekli Tepe’den gidenler gittikleri yerlerden bazılarında, örneğin Trakya’da az sayıda nüfusa sahip topluluklarla, Ege ve Karadeniz gibi bazılarında da kalabalık nüfuslarla karşılaştı. Yani Göbekli Tepe insanlığın doğduğu yer değildi, M.Ö. 40 binden itibaren dünyanın her yerinde az ya da çok insanlar var. Geçmise ilişkin spekülatif açıklamalar yapılıyor. Geçmişi herkes istediği gibi hayal edebilir, bunun bir zararı yok ama geçmiş yaşanmış ve bitmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder