14 Ekim 2019 Pazartesi

ŞEYTAN İNCİLİ - CODEX GİGAS

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

ŞEYTAN İNCİLİ - CODEX GİGAS
Ortaçağın en büyük kitabı olduğu düşünülen ve değerine paha biçilemeyen Codex Gigas, 13. yüzyılda Çek Krallığında bulunan bir manastırda bir rahip tarafından yazılmıştır. Codex Gigas yani şeytanın incili toplamda 640 sayfadan oluşmaktadır ve sayfalarının tamamı yaklaşık 160 eşek derisinden yapılmıştır. Ayrıca kitabın kapağı da ahşap levhalardan oluşmaktadır ve ağırlığı tam olarak 75 kilogramdır. Buraya kadar olan kısım için, ”Olabilir, ne var ki bunda?” diyebilirsiniz. Fakat kitap bir grup bilim insanının incelemesi ile gizemli hale geliyor. Çünkü kitabın bir şeytan tarafından rahibe yazdırıldığı ve kitabın içinde kitabı yazdıran şeytanın resminin portre edildiği söyleniyor. Bu söylentiler üzerine kitabı inceleyen uzmanlar kitabın tek bir elden yazıldığını ve yazımın çok kısa sürede hatta bir gecede bitirildiğini iddia ediyorlar. Öyle ki kitap yazılırken el yazısı karakteri, harf büyüklükleri ve hatta kelimeler arası boşluk mesafeleri bile hiç değişmemiş, sanki bir baskı makinesinden çıkmış gibi düzgün ve nizami yazılmıştır.
İncelemeler sonucu elde edilen bu bulgular kimilerine çılgınca gelmiş olsa da daha sonra araştırma yapan farklı bilim insanları ve heyetlerde aynı kanıya varıyor. Bu gelişmeler daha fazla bilgi edinmek isteyen araştırmacılar bölge halkı ile görüşerek, Codex Gigas ile ilgili ilginç bir efsaneye ulaştı. Bu ilginç efsane kitabın yazılışı ile ilgili bir efsaneydi ve oldukça ürperticiydi. Bölge halkının Şeytanın İncili ile ilgili anlattığı yazılış efsanesi şu şekildedir;
Dua etmeyi ve çalışmayı, bu yöntemle de insanin ahlâki anlamda yenilenmesini savunan, kitap okumayı, elyazmaları hazırlamayı kendilerine amaç edinen bu barışçı rahiplerin bulunduğu manastırda, el yazması işinde çok usta bir rahip büyük bir suç işler. Suç o kadar büyüktür ki, manastır yönetimi de suçlu rahibe çok büyük bir ceza verilmesine karar verir: Rahip canını bağışlamaları için diğer rahiplere yalvarmaktadır. Bunun için manastır yönetimine şöyle bir öneride bulunur: Eğer ölüm cezası iptal edilirse, o da bir gece içinde dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük elyazması İncil’i yazacaktır! Rahibin teklifine göre, elyazması sadece Eski ve Yeni Ahid’i değil, Benediktus rahiplerinin hayata bakışını ve de Çek tarihini de içerecektir. Ayrıca rahip M.S. I yüzyılda yaşamış tarihçilerden Josephus Flavius’un Yahudiler tarihini, o zamana kadar var olan azizlerin listesini, Hıristiyanlar’ın en önemli bayramlarından olan paskalya bayramının nasıl hesaplanması gerektiğini de kitabına alacaktır!
Manastırın bir rahibi eğer bir gecede dünyanın en büyük elyazmasını yazabilirse, bu manastır için de olağanüstü bir övgü anlamına gelecektir. Sonuçta teklif kabul edilir, suçlu papaz hapsedildiği hücreden çıkarılıp çepeçevre elyazması ciltlerle kaplı kütüphaneye götürülür. Masanın üzerine renk renk mürekkepler bırakılır ve ciltlerce kitabı yazmaya uygun, ince bir şekilde tabaklanıp katlanmış eşek derileri de getirilir. Kapılar kapanır.
O gece içeride neler olduğunu kimse bilmiyor. Rivayete göre sadece eşek derisine yazan kalemin çıkarttığı cızırtılı seslerin değil, haykırışların, çığlıkların ve tüyler ürperten uğultuların duyulduğu gecenin ardından sabah güneş doğarken kapı açıldığında, manastır yönetimi, bugün paha biçilemeyen dünyanın en büyük elyazması kitabını masanın üzerinde bulur. Rahip ise bitkindir! Diğer rahipler saygı ve hayranlıkla bu harikulade renklerle bezenmiş olağanüstü kitabı karıştırmaya başlarlar. İncil’deki kutsal satırlar okunurken, birden çevrilen sayfalardan birinde, inançlı insanların en büyük düşmanıyla burun buruna gelirler! İncil’in ortalarında bir yerde tam bir sayfa boyutlarında, boynuzlu ve çıplak bir şeytan gözlerini dikmiş, okuyucuya bakmaktadır!
Efsaneye göre, kitabı yazan rahip bütün ustalığına ve çabalarına rağmen, bir gecede elyazmasını bitiremeyeceğini anlayınca, sabaha karşı Şeytan’ı yardıma çağırır. Kütüphanede beliren Şeytan’ın ise yardım için iki koşulu vardır: Birincisi, rahibin ruhunu kendisine satması, ikincisi ise İncil’in sayfalarından birine kendi resminin çizilmesidir. Gece boyunca süren pazarlık, güneş doğmaya başlarken sona erer. Ölümden kurtulmak isteyen rahip Şeytan’ın isteklerini kabul eder ve Şeytan İncili böyle ortaya çıkar!”
Efsane oldukça ilginçtir fakat araştırmayı yapanlarda bunun bilimsel bir dayanağı olmadığını bilmektedirler. Şeytanın İncili ile ilgili günümüzde halen araştırmalar devam etse de söz konusu gizemler hala çözülememiştir. Codex Gigas ise Çekler için kutsal bir kitap olarak görülmektedir ve dünyanın 8. harikası olarak kabul edilmektedir. Fakat bu devasa el yazması kitabın kaderi bir savaş ile değişiyor ve 30 Yıl Savaşları olarak bilinen savaşta galip gelen İsveçliler, Çek sarayının en kıymetli hazinesi olan Codex Gigas’ı alarak 1648 yılında İsveç’e götürüyorlar. Fakat yeni yerine götürülen kitap 50 yıl sonra büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalıyor ve sarayda çıkan çok büyük ve neden çıktığı bilinmeyen bir yangında tam yanmak üzereyken birileri tarafından pencereden dışarı atılıyor. Atan kişinin kim olduğu bilinmiyor ve bir gizemde burada yaşanmış oluyor. Çünkü yangın esnasında hazinelerin bulunduğu odanın kapısı kilitli ve odada o esnada kimse yok. Odada kilitli bulunan hazinelerin tamamı yanarken Şeytan’ın İncili pencereden atılarak yanmaktan kurtuluyor ve sadece kapağı zarar görüyor.
Günümüzde restore edilmiş halde olan ve İsveç Kraliyet sarayında bulunan Codex Gigas halkın ziyaretine dahi kapalı durumda ve şuana kadar sadece 2 kez ziyarete açılmış. İnceleme yapmak için ise Kraliyet Ailesini ikna etmek çok zor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder