24 Ekim 2019 Perşembe

TOTEMİK İZLER TAŞIYAN DOĞU ANADOLU KÖYLERİ



TOTEMİK İZLER TAŞIYAN DOĞU ANADOLU KÖYLERİ

Sosyoloji sosyal antropoloji edebiyatında mühim bir yeri olan totemizm, insanlığın sosyal organizasyon bakımından klan ve kısamen fratri devirlerini yaşadığı zamanlara ait içtimai bir hadisedir. Bütün cemiyet ve kültürlerde onun izlerini bugün dahi görmek mümkündür. Günümüzde, Avustralya, Afrika'nın bazı kabilelerinde bütün canlılığı ile yaşamaktadır. Böyle bir kültür seviyesinde bulunan cemiyete, daha doğrusu cemaate mensup olan insanlar, Aristo'dan beri gelen mantığın «ayniyet» prensibine aykırı olarak, kendilerini hem insan hem de hayvan veya nebat (totem)— sayarlar. Üzerinde sihirli bir gücün (Mana'nın) bulunduğuna inanılan bir hayvan veya nebat, o klanın totemi olur. Ona dokunmak, onu öldürmek ve yemek «Tabu» dur (Yasaktır). Yasaklara uymayanların felakete uğrayacağına inanırlar. Bu yasağa, totem olan bazı tehlikeli hayvanların adının anılmaması (başka isimle çağırılması) da girmektedir. Mesela, Batı Anadolu'da «akrep» yerine «kuyruklu» gibi. Eski Oğuz Türkleri tehlikeli bir hayvan ve totem olan «börü»nün adını ağızlarına almaktan çekinerek, «kurt» veya «bozkurt» demişlerdir. Zamanla ilk kelime unutulmuştur. Kazak, Kırgız ve Başkurt, Türkleri kurt yerine kullandıkları «kaçkır - kaçkır» ı da terkederek, «Peygamber iti» demeye başlamışlardır ki, Edremit Tahtacı Türk-menlerinde, kurda ihtiyarların aynı şekilde «Peygamber köpeği» dediklerini gördük.

Totem, klanın üyesi kabul edilir ve klana ve klan fertlerine totemin adı verilir. Dünyanın pek çok yerinde, bu inançla, hayvan adı almış klanlar görülür. Bizde de hayvan adı almış pek çok oymak, boy vardır. Bu isimdeki oymakların köyler kurması ile, aynı isim yeni köylere de verilmektedir. Bunu şimdi göreceğiz. Eski Türkler, totem anlamında olmak üzere, «Töz» ve «Ongun» kelimelerini kullanır. Totemin kesilip yenilememesine ait yaşıyan misali, Alevi Türkmenlerin tavşan eti yememesinde görürüz.

Şimdi bu kısa bilginin ışığında, Doğu Anadolu'da eski totem geleneğinin çok silik izlerini taşıyan köy isimlerine bakalım. (Gene alfabe sırası takip edilecektir.)

Aslanhane (Arpaçay-Kars), Arslanlı (Tuzluca-Kars), Arslanlı (Hilvan - Urfa).

Koşmuşat (Yeni adı: Alacabük) (ispir - Erzurum), Atürküten (ispir-Erzurum), Etcılar (Arpa-çay-Kars), Bozat (Sarıkamış-Kars), Kırkat (Gerçüş - Mardin).

Alabalık (Narman - Erzurum), Balıklı (Sarıkamış - Kars).

Baykuş (Akçakale - Urfa), Baykışen (Yeni adı: Baykaymak) (Bitlis).


Bozdoğan (Yeni adı: Gülveren) (Urfa).

Garip bir kararla adı değiştirilen bu köyü Bozdoğanlılar'ın kurduğu anlaşılıyor. Bozdoğanlılar, Adana-Maraş -Antep arasında mühim rol oynayan ve Aydın'da bir kasaba kuran kalabalık bir Türkmen boyudur.

Bozkurt (Selim - Kars), Kurtköy (Arpaçay-Kars), Kurtkale Nah. (Çıldır - Kars), Aşağı Kurd-oğlu (Göle-Kars), Yukarı Kurdoğlu (Göle-Kars), Kurtdemirkapı (Göle), Kurtömer (Iğdır - Kars). Karakurt Nah. (Sarıkamış - Kars). Bunun aslının Karakurt olduğu da söylenmektedir. Kurut, bir nevi kurutulmuş çökelektir. Bütün Orta Asya Türk lehçelerinde ve Türkiye'nin birçok yerinde aynen kullanılır. Kurtalan (Siirt), Kurtmahmut (Aşkale - Erzurum), Kurdu (Hıms - Erzurum), Kurtuşağı (Akçadağ - Malatya), Kurtdere (Harput - Elazığ), Kurtbaloğlu (Yeni adı: Baloğlu), (Refahiye - Erzincan), Kurtbayazıt (Kangal - Sivas), Kurtoğlu (Kangal -Sivas), Kurtoğlu (Diyarbakır), Kurtlarlı (Divrik-Sivas), Kurtlukaya (Şarkışla - Sivas) , Kurtdoğan (Muradiye - Van), Kurtek (Şitak-Van), Kurtekavil (Gevaş-Van), Kurtkapan (D. Bayazıt - Ağrı), Kurt-lapa (Yıldızeli - Sivas). Bunlardan başka Türkiye'nin çeşitli yerlerinde, «kurt» ismi almış 48 köyümüz vardır.

Bozkuş (Selim - Kars).

Buğur (Hüvan - Urfa).

Çift hörgüçlü, damızlık erkek, Orta Asya devesine Yörük ve Türkmenler «Buğur» veya «Buhur» adını verirler. Orta Asya'da bunun adı «Buğra»'dır.

Çakalhağakuyu (Besni - Adıyaman), Çakallıap-tallar (Besni), Çakallıkömürcü (Besni), Çakallıömer (Besni), Çakalyusufağa (Besni), Çakallu (Birecik-Urfa), Çakallı (Posof - Kars), Çakal (Şarkışla - Sivas), Çakallı (Diyarbakır),

Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bu isimde 36 köy mevcuttur. Toroslarda «Ka-raçakal» isimli bir Yörük oymağına rastladık. Bunların bir kolu Maraş civarına yerleşmekteler.

Ceylanlı (Hamur-Ağrı), Ceylanlı (Hakkari),

Urfa'daki «Ceylanpınarı» Çiftliği meşhurdur.

Danaburan (Mazgirt - Tunceli).

Develi (Akçadağ - Malatya), Deveci (Hekimhan - Malatya), Devebük (Kağızman - Kars), Ağade-ve (Kars), Y. Ağadeve (Hamur - Ağrı), Develik (Ahlat-Bitlis), Devetaş (Muradiye - Van).

Çeşitli yerlerde bu isimde köyler olduğu gibi, Kayseri'nin bir kazasının adı da «Develi»'dir. Osmanlılar devrinde Türkiye'de bu isimde Yörük oymakları olduğunu bilmekteyiz. Vambery de, Batı Türkistan'daki Türkmenler arasında «Tevecci» isimli bir oymaktan bahsediyor. Anlaşılıyor ki, bütün bu köyler «Deveci» ismi almış olan ve çok eski bir totemik geleneği yaşatan oymakların yerleşmesi ile kurulmuş köylerdir.

Doğan (Uludere - Hakkari), Doğancı (Erciş -Van), Kordoğan (Erciş), Doğanlar (Akçadağ-Malatya) , Kuşdoğan (Pötürge - Malatya), Bizdoğan (Derik - Mardin), Doğanköy (Çemişgezek - Tunceli), Doğanköy (iliç - Erzincan), Koçardoğanşalı (İğdır-Kars).

Domuza (Yeni adı: Düzlük) (Mardin).


Dudukan (Baskil - Elazığ), Dudiran Aşireti Köyü (Eruh - Siirt),

Adapazarı'nm Kaynarca'sına bağlı bir «Duduköy» ve İstanbul, Üsküdar'a bağlı bir «Dudullu» köyü vardır. Bu köyler, vaktiyle totemi «Dudu Kuşu» olan bir oymağın yerleşmesi ile kurulmuştur. Orta Asya Türkleri buna «Tutu Kuşu» derler. Orada çok yaygın olan «Çingizname» menkıbesinde adı geçen «Altun Han»'ın kızı «Ülemelik»'in maiyetinde kırk kızı vardı. Altun Han, bu kızım «kırk kız kırkım, gök güvercini, altun renkli kuzusu tutu kuşu, sönmez çırağı ve tükenmez azığı ile» bir gemiye bindirip «Tün denizine» salıvermişti.

1973 Nisan ayı ortalarında, ecelin pençesinden kurtulamayarak bu alemden göç ettiğini sonradan öğrendiğimiz, Kadıköy Orta Okulu Müdür Muavini, askerlik arkadaşım merhum Fevzi Aladağ «Duduzadeler» sülalesinden idi. Kendisi, Doğubeyazıt'ın «Kanlı Köyü»nden idi. «Kanılı»'nın bozulmuş şekli olduğunu, Kanglıların Orta Asya Türk tarihinde mühim bir rol oynamış olan büyük bir Türk uruğu olduğunu belirten yazımızı okuyunca çocuk gibi sevinmiş, koşup yanımıza gelmişti. «Yıllardır ben böyle birşey arıyordum» diyerek, teşekkür ve tebriklerini bildiriyordu. Türklüğüne yeniden kavuşmanın sonsuz sevinci içinde idi. Ne yazık ki, onu çok tadamadı.

Yazın Aladağ Yaylası'na çıkan Duruzadeler ve diğer Kanlı köylülerinin topraklarının yarısı İran'da kalmış. Onları oradaki akrabaları sürüyormuş. Onlara «Duduzadeler» deniyordu. «Dudu» son zamanlarda birçok yerde kadın anı olarak kullanılmaktadır. Soyun kadından geçmesi geleneği bizde mevcut olmadığına göre, baba soyu içinde «Dudu» isimli bir atanın olması gerekir ki, «Duduzadeler» ismini alabilsinler. Bugün bize biraz tuhaf gelen şey, gayet normal bir haldir. Yukarıda bahsettiğimiz menkıbede adı geçen «Tutu kuşu» (dudu kuşu), pekala bazı oymakların ve şahısların totemi olmuş olabilir. Bu kuşun adını alan pek çok erkek var olmuştur. Sonradan bu adı erkeklerin alması son bulmuş, kadınlar bu ismi almağa başlamışlardır. «Dudu» isimli bir oymak beyinin ismi veya aynı ismi alan oymağın adı, toprağa yerleşince köyün adı olmuştur. Yukarıda bahsi geçen köyler bu şekilde kurulmuş ve isimlenmiş olduğu gibi, Duduzadeler de bu geleneğe göre bu isme varis olmuşlardır.

Fareköy (Yeni adı: Güzelköy) (Diyarbakır). Geyik (Ilıca-Erzurum). Güvercin (Arpaçay - Kars).

Horozköy (Urfa), Horuz (Yeni adı: Horozde-re) (Hizan - Bitlis).

İnekli (Gölbaşı - Adıyaman), I. inek (D. Beyazıt - Ağrı).

Kaplanköy (Urfa).


Karaca (Yazıhan - Malatya), Karaca (Yeni adı: Mutlu) (Diyadin - Ağrı), Karaca (D. Beyazıt - Ağrı). Karakoç (ispir - Erzurum).

Karakoyunlu (Iğdır - Kars), Karakoyun (Tuzluca-Kars), Karakoyun (Siverek-Urfa).


Daha önce bahsedilmiş olduğu gibi, büyük bir Türkmen boyunun adıdır. Doğu Anadolu'da, Van çevresinde devlet kurmuşlardır, İran'da da bu boyun kollan vardır. Adana ve Antalya (Serik) taraflarında Karakoyunlu Yörükleri halen yan göçebedirler.

Karakuş (Kağızman-Kars).

Kargalı (Besni-Adıyaman), Kargakonmaz (D. Bayazıt - Ağrı), Kargalık (Tutak-Ağrı), Y. Kargalık (Tutak).

Karınca (Viranşehir - Urfa), Karıncak (Yeni adı: Bayırlı) (Lice - Diyarbakır), Karıncaköy (Palu-Elazığ).

Kartaltepe (Diyarbakır), Kartalan (Yeni adı: Sugeçer) (Özalp - Van).

Aşağıkatırk (Tuzluca - Kars).

Kayalık (Çukurca - Hakkari).


Yörükler boz yerli deveye bu ismi verirler. Oradan alınmış olabileceği gibi, arazi durumundan da alınmış olabilir.

Kazbel (Karayazı - Erzurum), Kazkoparan (Tuzluca - Kars), Gazbek (Yeni adı: Tekağaç) (Bozova-Urfa), Kazlı (Ağrı), Kazveren (Yeni adı: Kazören) (Refahiye - Erzincan).

Kerkez (Yeni adı: Altınoba) (Özalp-Van).


Kaşgarlı Mahmud'un bahsettiğine göre, «kerkez kuşu» ihtiyarlayınca iki yumurta bırakırmış. Bunların birinden tüylü bir köpek çıkarmış ki, onun da adına «Barak» denir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, «Barak» Türkmenleri Gaziantep tarafında kalabalık bir nüfus teşkil ederler. Bulgaristan'da da bir kaç köy kurmuşlardır. Vambery'nin söylediğine göre (Seyahatler, sf. 306), Göklen Türkmenlerinden bir taifenin adı «Gerkez»'dir. Demek ki, yukarıdaki köyü Göken Türkmenlerinden bir oymak kurmuş oluyor.
Tarsus Yörük köylerinde «akbaba»ya «kerkez» dendiğini de duyduk.

Kırlangıç (Hekimhan - Malatya).

Koçan (Yeni adı: Göksu) (Karayazı - Erzurum.

Bu kelime «koçlar» demek olabileceği gibi, mısırın koçanım da ifade edebilir), Koçköy (Arpaçay-Kars), Koçoğlu (Sarıkamış-Kars), Koçviran (Koçören) (Urfa), A. Koçkıran (Özalp-Van).

Kozan (Sarıkamış-Kars), Kozan (Kağızman-Kars), Kozan (Diyarbakır), (Yeni adı: Taşbulak) (Hınıs - Erzurum).

Bu kelime eski Türkçede, «tavşan» manasına gelmektedir. Fırka-i Islahiyenin başında bulunan ve vazifesi Yörükleri, Türkmenleri ve bilhassa Kozanoğulları'nı ıslah etmek için Cevdet Paşa'ınn Tezakir'inden öğrendiğimize göre, Kozan-oğulları yiğit ve sert adamlardır. Tavşan demek olan Kozan kelimesini, eski totem geleneğinin devamı olarak yaşatmaktan başka, tavşan ruhu ile münasebetleri yoktur.

Köpeksiz (Çolaklı - Malatya), Köpekli (Yeni adı: Eliaçık) (Bismil - Diyarbakır).

Tarihimizde köpek adı alan kimseler vardır. Orta Asya'da «Köpek-oğullan» adıyla anılan bir oymak mevcuttu. Altun-ordu Hakanı Mehemmed Özbeg Hanın kızının adı «it - Küçücek» idi. Köpeğin bir devirler kutlu sayıldığı, «Töz - Ongen» (Totem) kabul edildiği devirlerin yadigarı bir isimdir ve bu iki köy de aynı geleneğe sahiptir.

Kuşçu (Mazgirt - Tunceli), Kuşhane (Mazgirt-Tunceli), Kuşçu (Ilıca - Erzurum), Kuşhane (Ahlat -Bitlis), Kuşçu (Muradiye - Van).

Kuzgunlu (Arpaçay - Kars), Kuzgun (Erzurum).

Kuzu (Yeni adı: Doğuş) (Nusaybin - Mardin).

Leylekköy (ispir - Erzurum), Leylek (Varto-Muş).


Maya (Yeni adı: Günbuldu) (Diyadin - Ağrı).

Bu köyün adı değiştirilmiştir. Bu ismi değiştirmek bir cinayettir, büyük bir cehalet eseridir. «Maya» kelimesi, bin üç yüz sene önce Orta Asya'da, Orhun Nehri kenarına dikilmiş olan Yazıtlar'da geçmektedir. Günümüz Türkiye'sinde Yörük ve Türkmenler, çift hörgüçlü, damızlık erkek deve (Buhur - Buğra) ile bez dişi devenin (kayalık -kayalak) çiftleşmesinden meydana gelen deveye «Tülü» adı verilir. Tülü, çok gösterişli bir devedir. Dişisine «Maya» denir. Göçebe kültürünün devamı olarak, «maya gibi kadın» deyimi dilimizde yaşamaktadır. Tülünün üç dört yaşlı erkeğine «Daylak» denir. Dörtten yukarı olanına «Beserek» adı verilir. Tülü beserek, Ege'de en çok güreştirilen devedir. Çermik (Diyarbakır) ile Karacadağ arasındaki bir dağın adı «BEYSEREK DAĞI»'dır. Kelimenin aslını bilmeden ona dokunmak büyük bir mes'uliyetsizlik örneğidir.

Onar (Arapkir - Malatya).

Ongen kelimesi, ile ilgilidir. Beddua ederken «Onmasın, bulmasın» denilir. «Onulmaz» dertlere düşmekten bahsedilir. Bu köyün adı, uğurlu, saadete ermiş manasına gelir.

Kızılöküz (Yeni adı: Akyayla) (Kağızman-Kars).

Büyükördek (Urfa), Salördek (Pülümür - Tunceli).

Örek (Yeni adı: Gözlüce) (Şirvan - Siirt).


Çok sayıda başıboş olan ata «örek» denir. (Ege ve iç Anadolu'da).

Pars (Yeni adı: Bağrıaçık) (Özalp-Van).

Porsuk (Pasinler - Erzurum), Porsuklu (Susuz - Kars).

Serçeboğazı (Pasinler - Erzurum).

Sıçanköy (Yeni adı: Oyuklu) (Digor - Kars), Sıçanlı (Iğdır - Kars), Sıçancık (Yeni adı: Aylan) (Bozova - Urfa).

Sunguru (Yeni adı: Taşbulak) (Kemah - Erzincan).


Oğuz boylarında «Sungur» kuşu bir engen, bir töz idi.

Tavşancık (Horasan - Erzurum), Tavşanviran (Yeni adı: Tavşanören), (Halfeti - Urfa), Tavşan-köy (Suruç-Urfa). Tavşanuşağı (Baskil-Elazığ).

Karatavuk (Göle-Kars), Tavuklar (Hozat-Tunceli).

Toklukom (Yeni adı: Toklu) (Şenkaya - Erzurum).


Birçok yerde yaşına yaklaşan koyunlara «Toklu» denir. Osmanlı vergi hukukunda da bu kelime aynen geçer.

Toygun (Selim-Kars),

«Başkurtların Salcuvut, Katay ve Barın boylarında (Ural dağlarının doğusundaki sahada) işittiğimiz bir efsaneye göre kuzgun kocayınca iki yumurta yumurtlar, birisinden tuygun denilen tüylü köpek, birisinden şenkar denilen av kuşu çıkarmış. Bu yaratıkların her ikisi de hanlara yaraşan av köpeği ve av kuşu olurlarmış.»

Tülü (Yeni adı: Direktaşı) (Bitlis).

Yukarıda «tülü»nün, «buğur» ile «kayalak» develerinden olduğunu, dişisine «maya», erkeğine «beserek» dendiğini söylemiştik. Doğu Anadolu'da varlığım gösterdiğimiz, fakat idarecilerimizin himmeti üe kaybolan «maya», «buğur» ve «tülü» köyleri, Yörük Türkmenlerin maddi kültürünün burada da aym şekilde yaşadığını göstermektedir. Henüz, Siverek - Çermik -Karacadağ arasındaki «Beyserek Dağı»'na dokunan olmamış. Onun da varlığım haber verelim.

Ağrı'nın Tutak nahiyesinde yetişmiş olan halk şairi Bedri Kılıç'ın «At Destanı» isimli şiirinden aşağıya aldığımız iki kıt'a, Doğu Anadolu'da «buğur»un bilindiğinin isbatı oluyor.

Üç yeri benzerse atın buğura, Üç yeri avrata, üçü sığıra, Üç nişan esterden lazım uğura, Bu evsafta atlar küheylan olur. Üç yeri deveye benzesin dedik, Boynu uzun gerdan gayet incecik, Sinirler kuvvetli ok gibi kirpik, Elma gözler parlar bir ceylan olur.

Yılanlı (Akyazı - Erzurum), Yılanlı (Arpaçay-Kars), Yılanlı (Selim- Kars), Yılanlı (Varto-Muş), Ilanlı (Yeni adı: Balkan) (Mazgirt - Tunceli), Yılanlı (D. Bayazıt - Ağrı).

Kaynakça
Kitap: Doğu Anadolu Türklüğü
Yazar: Mehmet Eröz



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder