12 Ekim 2019 Cumartesi

“ Yezidîler ” - Sonsöz Gazetesi


Türkiye, İran ve Irak’ta yaşamakta olan karma bir dinî inancı olan bir topluluk.
Yezidiler her yıl 15-20 Eylül tarihleri arasında Musul yakınlarında bulunan Şeyh Adî’nin türbesini ziyaret ederek “hac” ibadetlerini yerine getirmiş olurlar. Garip bir tesadüf olarak bu yıl Yezidilerin haccı ile Müslümanların hac ibadeti aynı zaman dilimine denk geldi.
Yezidileri Türkiye son zamanlarda Ezidi ismi ile duymaya başladı. Irak’ta İşid bunları “kâfir” olarak ilan edince canlarını ve namuslarını korumaya çalışan onbinlerce Yezidi Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştı. Sincar dağlarına sığınan ve oradan Türkiye’ye kaçan bu insanların acıklı hikayeleri Türk medyasında resim epeyce yer işgal etti.
Yezidiler kendilerini daha çok Ezidi, İzidi veya İzdi olarak tanıtmaktadırlar. Kaynaklarda bunlar için genel olarak kullanılan isim Yezidi’dir. Yezidiler Hrıstiyanlıktan önce “putperest” olarak gösterilirler. İnanışlarına bakarak bunları “meleklere tapanlar” olarak adlandırabiliriz. Ancak halk arasında bu lakap Şeytanperestler olarak yaygınlaştırılmıştır. Bazı yerlerde bunlar için “çerağ söndüren” (ışık söndüren) de denilmiştir. Emevi halifesi I. Yezid’e aşırı bağlılıkları zamanla aşırılığa kaçarak sapık bir hüviyet kazandı. Abbasiler zamanında takibata uğratılınca Sincar dağlarına saklanarak varlıklarını devam ettirdiler1.
Kanuni Sultan Süleyman 1534 yılındaki Irak seferinde Yezidi emiri Hüseyin Bey Dasini’ye Erbil sancağı ile Sohran vilayetinin idareciliğini vermişti. Bu emir daha sonra idam edilecektir.
Yezidiler daha çok Musul çevresinde Cebel-i Sincar/ Sincar Dağı üzerinde yaşarlar. Kuzey Irak, Hakkari ve Gaziantep çevresinde yaşayan Yezidi nüfusun 150.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. 1912 sayımında 6 vilayetteki Yezidîlerin sayısı 37.000 idi. Terör sebebiyle Batı ülkelerine iltica edenlerle birlikte toplam Yezidî nüfusu 300- 400.000 olarak düşünülmektedir. Ancak bu sayılar kesin değildir.
Yezidiler genel yapı olarak Kürtlere çok benzerler ancak Kürtlerle hiçbir akrabalıkları yoktur. Buna rağmen bir kısmı kendilerini Kürt olarak tanıtır. Kendi içlerinde iki farklı tip belirlenmiştir. Suriyede yaşayanlar Asur-Sami tipinin özelliklerini taşırlarken diğerleri İndo-Germenik tipte insanlardır2. Bunlarda Ermenilere has bir yapıyı açık olarak görmek mümkündür. Uzun saçları, dudaklarını tamamen örten kalın ve gür bıyıkları, kulak deliklerinden ve burun deliklerinden fışkıran kılları vardır. Bu yüzden Evliya Çelebi bu insanları 8 Bıyıklı lakabı ile tanıtır ve haklarında ilginç hikâyeler anlatır: “Kadınlar çocuklarını 9 ayda değil 12 ayda doğururlar; yemeği önce köpeğe yedirirler; köpeğe taş atan birisini hemen öldürürler; soğanı ve cacıhlı peyniri her zaman iç ceplerinde gezdirirler; bit ve tahtakurusu içerisinde yaşayan pis insanlardır” ve “gâyet katillerdir”3. Evliya’ya göre bunlar Kürtlerin bir koludur.
Yezidilerin dilleri Farsça’dan çok etkilenmiş bir dildir. Aralarında farklı lehçeler kullandıkları için çoğu zaman birbirleriyle Türkçe yardımıyla anlaşabilmektedirler.
Yezidilerin dinlerine gelince belki de dünyanın en ilginç din mozayiğine sahiptirler. İran Zerdüşt dininden, Mani dininden, Hırıstiyanlıktan, İslamiyetten çeşitli figürler ve inanışlar alarak karma bir din meydana getirmişler ve türlü baskılara rağmen dinlerine inanmaya devam etmişlerdir. Kutsal kitap olarak kabul ettikleri Kitab el-Cilva ve Mushaf Reş (Kara Kitap) adlı Arapça kökenli kitapları vardır. Ama din adamları birkaç kelimeden fazla Arapça bilmezler.
Bir Yezidi için en korkunç ceza mensup olduğu toplumdan atılmaktır. Bu durumdaki bir insanı eşi ve çocukları da dışlarlar.
Bir Yezidi’nin etrafına bir daire çizildiğinde açlıktan ölse bile bu daireyi atlayıp dışarı çıkamaz. Bir kişi gelip dairenin bir kısmını silerek buna yol verirse ancak oradan çıkması mümkün olur. Bunun bir başka şekli de “değneğinden atlamak” şeklinde bölgede yaşamaktaydı. “Doğru söylüyorsan o zaman şu değnekten atla” denildiğinde, yalan söyleyen bir kişinin o değnekten atlaması mümkün değildi.
*****
Son zamanlarda Hakkâri yöresinde artan terör olayları ve bu terör olaylarına destek verenlerin kimler olduğu, araştırılması gereken bir konudur. Biz sadece Yezidî veya Ezidî olarak bilinen bu ilginç topluluk hakkında ansiklopedik bilgi vermeye çalıştık. Yezidilerin Sincar dağlarındaki mağaralara girerek Melik Ahmed Paşa kuvvetlerine karşı günlerce nasıl savaştığını ve nasıl teslim olmak zorunda bırakıldıklarını belki bir başka yazımızda ele alırız.

Prof. Dr. Yılmaz Kurt
Prof. Dr. Yılmaz KURT 1971 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni; 1983 yılında DTCF Tarih Bölümü'nü bitirdi. 2003 yılınd doçent; 2009 yılında Profesör oldu. Tarih Bölümü Başkanlığı ve Osmanlı Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türk Tarih Kurumu, Çukurova Tarihinin Kaynakları dizisinde 6 kitabı yayınlandı. Osmanlıca Dersleri 1 kitabı 25. baskısını yaptı. Evli ve 2 çocuk, 5 torun sahibidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder