Ermenistan’da Urartulu Kadın Savaşçı Bulundu
Ermenistan’da, Demir çağda ölmüş ve vücudunda ok yarası da dahil birçok yara bulunan güçlü bir kadın iskeleti bulundu.
Arkeologlar Ermenistan’ın dağlık bölgelerinde, Demir Çağı sırasında ölmüş yaralı bir kadına ait mezar keşfetti. İskeletteki yaraların incelenmesi sonucu, kadının Antik Yunan kaynaklarında bahsedilen Amazon Savaşçılarından biri olabileceği düşünülüyor.
MÖ 9. ve 6. yüzyıllar arasında, bugünkü Ermenistan’ın da içinde kaldığı bölgede Urartu İmparatorluğu doğup gelişmişti. Akdeniz’den Hindistan’a birçok büyük imparatorlukla bağlantılar kuran Urartular; avcılık, askerlik ve ticarete dayanan belirgin bir kültürel ve ekonomik ortama sahipti.
Dağlık bölgeleri ele geçirmek için seferler düzenleyen İskitler gibi toplumlar çoğu zaman Urartulu eğitimli okçular tarafından geri püskürtülüyordu. Bu bölgede keşfedilen iskeletler üzerine yapılan analizler Urartulu savaşçıların her iki cinsiyetten de olabildiklerini gösteriyor.
Ermenistan Ulusal Bilim Akademisi’nden Anahit Khudaverdyan’ın önderlik ettiği bir grup araştırmacı, Ermenistan’ın Lori vilayetinde yer alan Bover I nekropolisinde keşfedilen iskelet üzerinde yaptıkları araştırmaya dair detayları yayımladı. 2017’de keşfedilen iskelet, mezarın MÖ 8 ile 6. yüzyıllara tarihlendiğini düşündüren pişmiş toprak kaplar ve mücevherlerle birlikte gömülmüş.
Kemikler üzerinde yapılan incelemeler sonucu mezarın yirmili yaşlarında bir kadına ait olduğu düşünülüyor. Mezarındaki takılar nedeniyle başta üst sınıftan bir soylu olduğu düşünülse de, güçlü ve yaralı kemiklerinin detaylıca incelenmesi kadının bir savaşçı olabileceği ihtimalini de akıllara getiriyor.
Arkeologlara göre vücudunun üst kısmındaki kas ve bağların oldukça güçlü oluşu, kadının son derece hareketli bir yaşam tarzına sahip olduğunu gösteriyor. Özellikle pektoral ve deltoid kaslarının kuvvetli oluşu kadının bir okçu olarak eğitildiği iddiasını destekliyor. Kemiklerinin sıkılığı ve belirgin gluteal kasları, kadının binicilik gibi askeri faaliyetlerle uğramış olma olasılığını ortaya koyuyor.
Güçlü kas yapısının yanı sıra, sağ dizine gömülmüş demir bir ok ucu bulunması da kadının bir asker olabileceği iddiasını kuvvetlendiriyor. Khudaverdyan ve meslektaşları, ölümünden çok önce olup iyileşmiş bu yaralanmaya yol açan ok ve yayın savaşta ve avcılıkta sıklıkla kullanılan ev yapımı silahlar olduğunu düşünüyor.
Kadının iskeletinde saptanan diğer üç yaranın ölümüne yakın gerçekleştiği, hatta ölümüne yol açtığı tahmin ediliyor. Bu yaralar, kadını sol kalçasında, sağ uyluk kemiğinde balta izi sol alt bacağında ise bıçak izi olarak görülüyor. İskeletindeki yaraların böylesi çok oluşu kişiler arası şiddetin kadının hayatında her zaman var olan bir olgu olduğunu gösteriyor. Ölümünden hemen önce, balta ve kılıç kaynaklı iki tür kesik almış olması ise birden fazla kişi tarafından yaralandığını ortaya koyuyor. Tüm bunlar araştırmacılara kadının savaşta ölmüş olabileceğini düşündürüyor.
Ermenistan’ın diğer dağlık bölgelerindeki mezarlarda bulunan iskeletlerde de benzer izlere rastlanıyor. Araştırmacılar, Karashamb arkeolojik alanında en az beş erkek savaşçıya ait iskelet keşfedildiğini, ancak Bover I’deki bu mezarın, Urartu kültüründe kadın ve erkeğin birlikte savaştığının bilinmesine rağmen, nadir kadın savaşçı mezarlarından biri olduğunu belirtiyor.
Khudaverdyan ve meslektaşları, bu tür bir kadın savaşçının antik Yunan metinlerinde Anadolu’nun kuzeydoğusunda, bugünkü Ermenistan topraklarının yakınında yaşamış acımasız savaşçılar oldukları anlatılan Amazonlar için temel oluşturmuş olabileceğini iddia ediyor. Kafkas kabileleri arasında kadın savaşçıların da bulunmasının muhtemelliğinden bahseden araştırmacılar, devam etmekte olan keşiflerin hayatları Yunan mitlerinde geçen Amazon kadınlarıyla uyuşan gerçek kadın savaşçıların varlığını kanıtlayacağını söylüyor.
Forbes. 26 Kasım 2019.
Makale: Khudaverdyan, A. Y., Yengibaryan, A. A., Hobosyan, S. G., Hovhanesyan, A. A., & Saratikyan, A. A. An Early Armenian Female Warrior of the 8‐6 c. BC from Bover I site (Armenia). International Journal of Osteoarchaeology.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder