14 Aralık 2019 Cumartesi

Hitit Medeniyeti’nde Kurbanın Uygulama Alanı ve Türleri Üzerine Bir Araştırma

Hitit Medeniyeti’nde Kurbanın Uygulama Alanı ve Türleri Üzerine Bir Araştırma…

12033345_10203805095326182_2141001812_n

Hitit Medeniyeti’nde Kurbanın Uygulama Alanı ve Türleri Üzerine Bir Araştırma



Hititlerin kurban uygulamaları hayatın farklı yönlerine uygunluk gösterir şekilde çeşitlidir. Kurbanların sunulduğu durumları çivi yazılı Hitit metinlerine göre sınıflandıracak olursak en basta bayram metinlerinin yer aldığını görürüz. Daha sonra ritüel metinleri gelir. Bunların yanında ölmüş olan kralları listeler halinde onlara sunulan kurbanlarla gösteren metinler ve cenaze törenlerinde sunulan kurbanları anlatan metinler yer almaktadır. Ayrıca tapınak personelinin eğitimi ile ilgili metinlerde , kült envanterlerinde , mitolojik metinlerde, dualarda, adaklarda ve kehanetle ilgili metinlerde tanrılara veya ölülere sunulan kurbanlardan bol bol söz edilmektedir. Birkaç Luwi metninde ve ender olarak tarihi ve hukuki metinlerde de kurbanla ilgili ifadeler yer almaktadır. Metinlerin dışında görsel tasvirli sanat eserlerinde ve kaya kabartmalarında da tanrılara kurbanların sunulduğu sahnelere rastlamak mümkündür. Kurban nerede, ne zaman veya hangi niyetle yapılırsa yapılsın temelde üç türü kapsamaktadır: kanlı, kansız ve yakma kurbanlar. Kansız kurbanlar genel olarak ekmek ve içki kurbanlarıdır. Kanlı kurbanlar ise doğal olarak yenilebilir evcil hayvanlardır. Ancak zaman zaman tanrılara sıra dışı bazı kurbanlar da sunulmaktadır ki bu tür kurbanların içinde eti yenmeyen köpek ya da at gibi hayvanlardan başka çok nadir olarak insan da yer alabilmektedir. Hem kanlı hem de kansız kurbanların törene katılanlarca asla tüketilemeyeceği çok özel uygulamalar da gerçekleştirilebilmektedir. İste bu özel durumlarda kurbanlar yakılmaktadır. Yakma kurbanlarda en çok kullanılan canlı kurbanlar kuşlardır .  Kendisine kurban sunulan tanrı, tanrısal anlamlar yüklenen nesne veya ölü, kurban töreninin bizzat gerçekleştirildiği anda hali hazırda bulundurulur. Tanrıyı veya ölüyü simgeleyen nesne genellikle bir heykeldir ve çivi yazılı metinlerdeki adı Hititçe ešri- , Sümerce ALAM olarak anılmaktadır. Bayram törenlerini konu alan çivi yazılı metinlerden anladıgımız kadarıyla törenlerin tapınağın dışında gerçekleştirildiği durumlarda bazen tanrı heykellerinin yerini NA 4huwaši (Sümercesi NA 4ZI.KIN) denen kutsal taslar alabilmektedir.
Tapınagın içinde gerçeklestirilen törenlerde ise kurbanlar kutsallık atfedilen bazı yerlere sunulabilmektedir. Bayram törenleri olarak adlandırdıgımız Hititlerin devlet törenlerinde kurbanlar çogunlukla hiyerarsinin en tepesinde yer alan kral tarafından sunulur. Kral Hitit panteonunun bütün tanrılarının bas rahibi konumundadır. Esi kraliçe de bas rahibedir ve kurban sunma yetkisi kraldan sonra ona aittir. Kral ekmek ve içki kurbanlarında çok özel bir takım hareketlerle ve belirli bir düzen çerçevesinde tanrıyla yakınlık kurar, içkisini ve yemegini onunla paylasır. Elbette hayvan kurbanlarında hayvanların kesilmesini ve parçalanmasını bizzat üstlenmesi beklenemez. Kurban hayvanını takdis eder ve bu görevi tapınakta bu isle görevli rahiplere aktarır. Yeraltı tanrılarına sunulan kurbanlar için ise çok daha özel mekanlar olusturulmaktadır. Sözünü ettiğimiz bu tanrıların tapınakları ve örgütlü bir kültleri yoktur. Genellikle kurbanları yere kazılan çukurlar aracılıgıyla kabul ederler. Yakma kurbanlarla birlikte diger kurban türlerinin de uygulandıgı ve büyüsel islemlerin gerçeklestirildigi bu törenleri her zaman “ritüel” olarak tanımlıyoruz. Ritüellerde geleneksel kurban törenlerinden çok farklı sekilde kral geri planda kalır ve tanrılara kurban sunma isini tek basına tapınaga ya da saraya baglı olmadıgı halde, sıradan bir insan olarak kabul edilemeyecek kadar becerikli olan kisiler üstlenir.
Belirtildiği gibi, Hitit çivi yazılı metinleri arasında bayram ve ritüel metinleri kurbanın en çok anıldıgı metinlerdir. Tanrılara sunulan kurbanlarla ilgili ayrıntılı bilgileri de bu metinlerden ögreniyoruz. Hem bayram hem de ritüel metinlerinde anlatılan kurban törenleri bazen birbirine çok benzemektedir. Bu nedenle Hitit katipleri ikisini de çok farklı teknik terimlerle adlandırarak, birbirinden kesin çizgilerle ayırmıslardır. Düzenli tekrarlanan kurbanları veya tanrılara yönelik belirli kült kutlamalarını aktaran ve “bayram”, “ziyafet”, “festival” anlamlarına gelen EZEN Sümerogramı (Akadçası isinnu, Hititçe anlamı ise hala bilinmemektedir) ile ifade edilen metinler tamamen bayram metinleridir. Burada sözü edilen bayram metinleri, devlet eliyle kültlerin idaresine, tanrıların dogru sekilde kutsanmasına ve kurbanların yeterli sayıda yapılmasına yöneliktir ve daha çok idari metinleri hatırlatmaktadır. “Kurban” bayramın bütününü degil sadece bayramın bölümlerinden birini olusturur. Ancak bayramların içinde her türlü kurban örnegine rastlamak mümkündür .
12055158_10203805095606189_261889112_o

Törenin yöneticisi olan bir kisinin ismen “yazar” seklinde bildirildigi ritüeller ise çok daha kendine özgü yapıdadır. Yukarıda da belirttigimiz gibi burada töreni yöneten ve kurbanları sunanlar genellikle “yaslı kadın” olarak anılan , sıradanlık dışı , büyücü kadınlar ya da büyücü adamlardır . Ritüeller genellikle büyüsel islemleri tasvir eden çivi yazılı metinlerdir ve SISKUR Sümerogramı ile ifade edilirler . SISKUR Sümerogramının Hitit çiviyazılı metinlerindeki karsılıgı “ritüel” anlamına gelse de aslında onun Sümerce anlamı çok daha baskadır. Sümer dilinde SISKUR sözünün kullanımı, onu daha sonra kendi dillerine aktaran Samiler tarafından açıkça anlasılamamıstır. SISKUR, Sümer metinlerinde ne tam olarak
“kurban” ne de “dua” anlamına gelmektedir. O daha çok bütün bunları içinde barındıran dinsel eylemlerin tümüdür. Tanrıya yapılan kurbanların, yürekten söylenmis sözlerin ve saygıyla selamlamaların tümü, kutsal dünyayla kurulan kutsal iliskilerin tamamıdır. Ancak Hititler için en belirgin anlamı ritüel metinlerini tanımlayan bir ideogram olmasıdır. SISKUR’un Hititçe’deki karsılıkları malteššar “dua” ve mugeššar “yakarı” kelimelerinin içerikleriyle bagdastırılabilir. Bu iki kelime daha çok ritüellerin sözel içeriklerini vurgulayan soyutlamalardır. Ritüelleri tanımlayan SISKUR Sümerogramının cümlede nesne olarak yer aldıgı durumlarda, nadiren de bayramlar için kullanılan EZEN Sümerogramının cümlede nesne olarak yer aldıgı durumlarda, Hititçe’de çogunlukla kurban etmek anlamına gelen “šipant-“ fiili kullanılabilmektedir. nfinitiv haldeki šipant- fiili “kurban etmek” veya “kurban hayvanını takdis etmek” anlamlarına gelse de SISKUR ile kullanıldıgında “ritüeli gerçeklestirmek”, EZEN ile kullanıldıgında ise “bayramı kutlamak” seklinde tercüme edilmektedir.
Šipant- fiilinden birçok isim türetilmis olmasına ragmen, “kurban”a karsılık gelebilecek bir isme Hitit çivi yazılı metinlerinde rastlanmaz. Türkçe’deki hem ismin hem de fiilin aynı kelime oldugu “kurbanı kurban etmek” gibi bir cümleye Hititçe’de rastlanmaz. Akadlar SISKUR için ikribu, niqû ve teslitu kelimelerini kullanmıslardır. Niqû kelimesi büyük olasılıkla ilk olarak tanrıların onuruna yerlere şarap, süt dökme (libasyon) anlamındaki naqu fiilinden yola çıkarak “kurban” anlamına gelir.  kribu, karabu fiil kökünden ve teslitu, salû kökünden istek, dua, hayır duası (tanrının lütfü) anlamlarını çağrıştırır. Bugün kullandığımız “kurban” kelimesi , Akadça ” karabu ” köküne dayanır . Kurban”ın bugünkü anlamıyla yakın ilişkisi olan Akadça ikribu kelimesinin aynı kökten bir fiil olan karabu(m)’dan türemis olması dikkat çekicidir .  İkribu kelimesinin içeriği Asur Dönemi’nden Hitit İ mparatorluk Dönemi’ne uzanan zaman sürecinde çok değişik boyutlar kazanmıştır. Asur Ticaret Kolonileri Dönemi’nde Asur’dan Anadolu’ya getirilen ticaret eşyası bazen ikribu olarak adlandırılmaktaydı. Kelimenin anlamı “dua etmek, yemin etmek” anlamları taşısa da, tüccarların tapınakla olan ekonomik ilişkileri çerçevesinde bir ticaret terimi haline gelmiştir. Çünkü bazen tapınak tarafından tüccarlara saglanan “sermaye” bazen de bu “sermayeden elde edilen karın tapınağa ödenmesi gereken bölümü” anlamlarına gelmektedir. J. G. Dercksen ikribu’yu “tanrıların gümüşü” olarak tanımlayan bir başlıkla yazdığı makalede konuyu ayrıntılı bir şekilde değerlendirmiştir .
12059279_10203805095566188_1751482092_o

Hitit çivi yazılı metinlerinde ikribu’nun bir terim olarak ortaya çıkısı ise İ mparatorluk Dönemi’ndedir. Özellikle III. Hattušili ve Puduhepa kral çiftinin Hitit tahtında hüküm sürmeye başladığı zamandan itibaren ikribu adak metinlerinin standart yazılışında “adak” için kullanılan kelime olmuştur .
Söz konusu kral çifti, Hitit tahtına hukuka uygun olmayan yollarla oturmuştur. III. Hattušili’nin taraftarlarının desteği olmadan tahta oturmuş olması beklenemez. Ancak kendisine karsı olanların hiç de az sayıda olmadıkları ve kutsal saltanat halkasını bozarak tahtı gasp ettikleri göz önünde bulundurulursa her zaman bir isyan tehdidi altında yaşadığını düşünmek herhalde yanlıs olmaz. Hurri nüfusunun yogun oldugu ve Hitit ülkesinden görece olarak uzakta yer alan Kizzuwatna’dan getirdiği esi Puduhepa, soruna çok akılcı bir çözüm bulmustur: adaklar. Esinin hastalıgını bahane ederek, iyilesmesi karşılığında çeşitli tanrıların öncelikle de Lelvani’nin tapınagına adaklar adamıstır. Bu adakların tapınakları, dolayısıyla da Hitit devletinde etkili oldukları düşünülen rahipleri zenginleştirdikleri düşünülürse bir rüsvet olarak algılanmaları yanlıs sayılmaz. Puduhepa’nın gücünü adakların ardında kullanmakta olduğu görülmektedir. Ancak kral çiftinin tahta oturmasıyla birlikte Hitit tarihinde yeni bir dönemin basladıgı da inkar edilemez. Hem dini, hem siyasi hem de sosyal anlamda büyük değişiklikler yaşanmıstır. Adak metinlerinde de sosyal yapıdaki hızlı düzenlemenin izleri yakalanabilmektedir.
Puduhepa’nın adak metinleri ile ilgili bütün bu açıklamaların nedeni aslında Akadça “söz ve yemin” anlamlarına gelen ikribu’nun İ mparatorluk Dönemi Hitit metinlerinde kazandıgı içeriği vurgulamak içindir. Hitit metinlerinde de “söz” ya da “yemin” gibi anlamlarında bir degisiklik olmasa da tanrılara verilen sözün içerigi siyasi ve toplumsal hatta Asur Ticaret Kolonileri döneminde olduğu gibi ekonomik niteliklerle doldurulmustur. Simdiye kadar yazdıklarımızı özetlemek gerekirse Hitit dünyasında “kurban” tanrıya bir yaklaşma çabası, onun inayetini kazanma, ona duada ve yakarıda bulunma gayretidir. Sunulan içki ve yiyecek kurbanlarıyla bu dua ve yakarılar daha belirgin ve somut hale getirilir. “Kurban yemegi tanrıyla basit bir paylasımı yasamaktan çok tanrı veya tanrıçanın iyiliğini kazanma şansıdır. Böyle durumlarda kurban duayı güçlendirme islevi tasır” . Yukarıda Hitit çivi yazılı belgelerinde soyut anlamda “kurban” için kullanılan kelimelere açıklık getirdik. Ancak bizzat kurban isini gerçeklestirirken kullanılan bazı kavram ve terimler de vardır.
  • Yazının tüm hakları Fatma Sevinç adlı kişiye aittir…

Yararlanılan Kaynaklar :

J. Klinger,” Arınma Ritüelleri ve Kötülükleri Defetme Büyüleri ” , Hititler ve Hitit İ mparatorlugu: 1000 Tanrılı Halk
T. Özgüç, İ nandıktepe: Eski Hitit Çagında Önemli Bir Kült Merkezi
Fatma Sevinç , Hititlerde Ölülere Ve Yeraltı Tanrılarına Sunulan Kurbanlar
Yazının Sahibi: Fatma Sevinç



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder