7 Eylül 2019 Cumartesi

HİTİT EJDERHANIN ÖLDÜRÜLMESİ MİTOSU



Aslında Babil’in yaradılış Destanı İngilizlerin “Mummer’s Play”i ve dünyanın çok yerinde görülen benzeri hikaye ve oyunlar tarafından temsil edilen yeni yıl mitlerini andırır. Hikayenin özünü, kötülüğün güçlerini simgeleyen bir düşmanla, ilahi güçlere sahip bir kahraman arasında ritüeli çağrıştıran bir mücadele oluşturur. İki farklı versiyonu vardır. Her ikisi de kabaca Fırtına Tanrı’sının (çünkü kahramanımız bu tanrıdır) Ejderha tarafından kızdırılmasıyla başlar. Birinci versiyona göre, Fırtına Tanrısı diğer bütün tanrıları yardıma çağırır ve Tanrıça İnaraş basit bir entrika planlar. Tanrıça her türlü içkinin fıçılar halinde bol miktarda bulunduğu büyük bir ziyafet verir. Ardından Huppaşiyaş isimli bir adamı kendine hizmet etmesi için çağırır. Huppaşiyaş cevabında “Eğer seninle bir gece beraber olabilirsem gelip sana hizmet ederim” der. Bunun üzerine tanrıça onunla yatar. En sonunda deliğinden çıkıp, hazırlanan yemekleri yiyip, içkileri içmesi için ejderhayı davet eder.
Bunun üzerine ejderha çocuklarıyla birlikte gelir. Yerler ve içerler, fıçılarca içkiyi bitirir ve susuzluklarını giderirler. O kadar fazla yiyip içmişlerdir ki, deliklerine tekrar giremezler. Bunun üzerine, Huppaşiyaş gelir ve Ejderhayı bir iple bağlar. Daha sonra Fırtına tanrısı gelir. Ejderha İlliyankaş’ı yere serer ve diğer tanrılar ona yardım eder.
Buradan sonra tuhaf bir hal alan hikayenin son bölümü kayıptır.
“İnaraş, Tarukka Eyaleti’ndeki bir kayanın üzerinde bir ev yaptı ve oturması için evi Huppziyaş’a verdi. İnaraş ayrılırken şu tembihte bulundu: “Hoşça kal. Ben artık gidiyorum. Pencereden dışarı bakma, çünkü eğer bakarsan çocuklarını ve karını görürsün” Ama aradan yirmi gün geçtikten sonra Hupişiyaş pencereyi açtı ve karısı ile çocuklarını gördü. İnaraş seyahatten döndüğü zaman, “Bırak ve gideyim” diye sızlanmaya başladı.”
Öykünün ikinci versiyonuna göre, Erderha, Fırtına Tanısını yenmekle kalmaz ama aynı zamanda kalbini ve gözlerini de ele geçirerek onu aciz durumda da bırakır. Onları kurtarmak için fırtına tanrısı bir hile düşünür. Fakir bir adamın kızından erkek bir evlada sahip olur. Bu erkek çocuk büyüyünce Ejderha’nın kızını kendine gelin olarak alır. Fırtına tanrusu oğluna şu tembihte bulunur: “Gelinin evine girdiğin zaman, onlardan kalbimi ve gözlerimi iste” Oğlu istenileni yapar ve çalışmış olan organlar tereddütsüz iade edilir.
Ardından onları babasına, Fırtına Tanrısı’na getirir ve Fırtına tanrısının kalbini ve gözlerini yerlerine geri yerleştirir. Vücudu eski haline döndükten sonra savaşmak üzere denize açılır ve onunla çarpışmak için geldiklerinde bu kez Ejderha’yı alt etmeyi başarırı.
Fırtına Tanrısı’nın oğlu, Ejderha’nın evinde yaşamaktadır ve bu yüzden babasına bağırır: “Bana da vur! Beni ayrı tutma!” Bunun üzerine Fırtına tanrısı hem ejderhayı hemde öz oğlunu yere serer.
Öyküler halk kültüründen alınmalıdır ve ne edebi ne de dini anlamda onları yüceltmek gayesi güdülmemiştir.
Malatya’da bulunan bir alçak kabartmada kendisinden daha küçük birinin eşliğindeki tanrı kıvrılarak gelen bir yılana karşı elindeki mızrağı kaldırmış bir halde ilerlemektedir. Yılanın vücudundan alevler çıkmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder